Marka Hakkı İhlali Davası ve Gerçek Hak Sahipliği Savunması

 

1- Gerçek Hak Sahipliği İlkesi

Marka sicilinde tescilli bir işaretin sahibi kural olarak sicilde görünen kişidir. Buna tescil ilkesi denir. Aksi ispat olununcaya kadar bu işaretin gerçek hak sahibi de odur. Aslında bu işaretin gerçek hak sahibinin kendisi olduğunu iddia eden kişi bu işareti, bir başkasının tescilinden evvel de kullandığını (markasal olarak) ispat etmekle mükelleftir. Öncelik hakkının tescilsiz kullanım yoluyla kazanılması için, kullanıma konu bu işareti maruf hale getirme şartının varlığı hakkındaki tartışmalarla ilgili yazımız için tıklayınız. Eğer gerçek hak sahibi olduğunu iddia eden kişi bu iddiasını ispat edebiliyorsa, başkalarının marka tescil başvurularına itiraz ederek o markanın tescil edilmesini engelleyebilir (SMK 6/3). Detaylar için tıklayınız.

Bu kişinin marka tescil başvurusunun yayımına itiraz süresi (iki ay) kaçırılmışsa hükümsüzlük davası açılarak (beş yıl) tescilli markanın hükümsüzlüğü de istenebilir. Hükümsüzlük davası açılmamışsa, yıllardır kullanılagelen bu işaretin kullanımını engellemek amacıyla tescilli marka sahibi tarafından birtakım girişimlerde bulunulabilir. Uygulamada marka tescil ettiren kişiler, markaları ile aynı veya benzer nitelikli kullanımda bulunan kişilere önce ihtarname göndermekte ardından kullanım devam ederse marka hakkına tecavüzden kaynaklanan hukuk davaları açılmaktadır.

2- Gerçek Hak Sahipliği İlkesinin Marka Hakkına Tecavüz Davalarında Def’i Olarak İleri Sürülmesi

Sınai Mülkiyet Kanunu madde 6/3 düzenlemesinde yer alan ve sahibine yayıma itiraz ile hükümsüzlük davası açma hakkı veren gerçek hak sahipliği veya önceye dayalı kullanım hakkı, sadece yayıma itiraz veya hükümsüzlük davası açma hakkı tanımaz. Aynı zamanda gerçek hak sahibi, bu hakkını, kendisine karşı açılan marka hakkı ihlali davalarında da savunma aracı olarak kullanabilir. Hatta öyle ki bu hakka dayanarak, öncelik hakkı elde ettiği işareti markasal olarak bile kullanmaya devam edebilir. Tescilli marka hakkı sahibi, önceye dayalı kullanım hakkı sahibinin bu kullanımlarına engel olamayacağı gibi bu konuda bir tazminat da talep edemez.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 12.03.2018 tarihli, 2016/8837 E. - 2018/1860 K. sayılı kararı

“…Dava, marka hakkına tecavüzün önlenmesi, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı adına “...” ibareli bir marka tescili bulunmadığı, bu nedenle davalının fiili kullanımının marka hakkına tecavüz oluşturduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı savunmasında, dava konusu “...” ibaresini davacıdan daha önce tescilsiz ticaret unvanı ve markasal olarak kullanmaya başladığını, 2010 yılında bu ibare için marka başvurusunda bulunduğunu, ancak başvuruyu takip etmediği için tescil işleminin yapılmadığını savunarak dava konusu ibare üzerinde gerçek hak sahipliği iddiasında bulunmuş, mahkemece, davalının bu savunması üzerinde durulmadan karar verilmiştir. Ancak, gerçek hak sahipliği ilkesinden hareketle, bir markaya konu işareti tescilden önce ilk defa ihdas eden ve kullanan kişiler bu kullanıma dayalı olarak markanın başkalarınca tescil ettirilmek istenmesine itiraz edebilecekleri gibi tescilden sonra da hükümsüzlük davası açabilirler veya önceye dayalı haklarını tescile itiraz ve hükümsüzlük davası açmak yerine kendilerine karşı markanın tescilinden sonra açılan tecavüz iddialarına karşı da bu haklarını def'i olarak ileri sürebilirler. Gerçekten de, 556 sayılı KHK marka korumasının tescil yolu elde edileceğini kabul etmiş olmakla beraber, açılan böyle bir davada, tescilsiz marka sahibinin tescilli marka sahibine karşı, dava konusu edilen markayı tescilsiz kullanmak sureti ile marka üzerinde öncelik hakkına sahip olduğunu, derdest davada def’i yolu ile ileri sürmesini yasaklayan yasal bir düzenleme mevcut bulunmamaktadır. Nitekim, Dairemizin 19.10.2006 tarih 7175/10558 sayılı kararında da tescilli marka hakkı sahibinin bu işareti önceden beri marka veya sair bir tanıtma işareti olarak kişiyi kullanmaktan men etmesinin mümkün olmadığı, aynı hususun Türkiye'nin de taraf olduğu TRIPS Anlaşması 16/1. maddesi son cümlesinde "tescilli marka hakkının önceden tanınmış haklara zarar veremeyeceği" şeklinde düzenlemenin de mevcut bulunduğu görüşü açıklanmıştır. Bu durumda, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, davalının önceye dayalı hak sahibi olduğunu derdest işbu davada def’i olarak ileri sürebileceği kabul edilerek davalının bu savunması da araştırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”

Sonuç Olarak

Tescilli marka sahibinin mutlak ve herkese karşı ileri sürülebilir üstün hakkı bulunduğu konusunda şüphe yoktur. Tescil ile sağlanan koruma teklik ilkesi gereğince sadece marka sahibine aittir. Tescilli marka sahibinin bu hakkını ileri süremeyeceği istisnai bazı kimseler de mevcuttur. Bunlar; rüçhan hakkı sahibi, önceye dayalı kullanım hakkı sahibi ve önceye dayalı ticaret ünvanı sahibi şeklinde özetlenebilir. Tescilli ticaret ünvanı sahibinin hakları hakkında bilgi almak için tıklayınız.

Önceye dayalı kullanım hakkı sahibi, yayıma itiraz etmemiş ve hatta hükümsüzlük davası da açmamış olabilir. Hükümsüzlük davası açması önerilebilir ise de bu davayı açmadan da kendisine karşı açılmış marka ihlali davasında savunma aracı olarak öncelik hakkını ileri sürebilir. Kendisinin markasal kullanımları öncelik hakkı nedeniyle engellenemeyecektir. Yeter ki öncelik hakkını ispat edebilsin.

Daha fazla bilgi, marka davaları, marka tescili ve marka danışmanlığı için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 21.02.2022

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.