Marka, şirketler tarafından yıllar boyunca emek verilerek gerek ürünlerin veya hizmetin kalitesi adına gerekse de şirketin itibarı adına bir belirleyici konumuna getirilir.
Marka hakkının tescilinin iki önemli yönü vardır. İlki markanızı taklit eden kişilere karşı gerekli hukuki işlemleri yürütmek, markanızı kullanmalarını engellemek, tazminat talep etmek; ikincisi ise markanızın başkaları tarafından tescil ettirilerek size karşı haksız yere yöneltebilecekleri kullanımın engellenmesi ve tazminat taleplerinin önüne geçebilmektir.
Marka başvuru sürecinde en önemli unsurların başında marka araştırması gelir. Marka araştırması sayesinde öncelikle markanın tescil edilebilir olup olmadığı saptanır. Sonrasında ise markanıza benzer markaların varlığı araştırılarak, başvuru sonrası gelebilecek itirazlar konusunda bilgi sahibi olunur ve gerekli önlemler alınır.
Başvuru öncesi araştırma yapılmaz ise başvurunun Kurum tarafından reddi veya başvuruya gelebilecek itirazlar sonucunda başvurunun reddi söz konusu olabilir. Başvuru reddedilirse yapılan masrafların geri alınması mümkün değildir.
Ayrıca önemli vakit kayıplarına sebep olacaktır. Başvuru reddedildiğinde yeniden başvuru yapılması mümkündür. Ancak geçen süre zarfında başka bir kişi tarafından markanızın tescili için başvuru yapılmış olabilir. Bu durumda önceki başvuru sahibinin markası tescil edilecektir.
Marka başvurunuzu yaparken resmi marka vekilleri ile çalışmak hak kayıplarının önüne geçecektir. Gerek marka ön araştırması yapılarak markanızın tescile uygun olup olmadığının tespit edilmesi ile hak, para ve vakit kaybının önlenmesi, gerek başvuru sürecinde karşılaşılabilecek olumsuzluklara hızlıca müdahale edilmesi, gerek ise yapılması gereken işlemlerin tabi olduğu sürelerin kaçırılmaması açısından vekil aracılığı ile başvuru yapılması önem taşımaktadır.
Uluslararası Nice Anlaşmasına göre 45 adet marka sınıfı vardır. Bunlardan 1-34 arası mal sınıfları, 35-45 arası olanlar ise hizmet sınıflarıdır.
Tescil başvurusu yaparken, markanızı kullanacağınız sektöre göre sınıf seçilmesi gerekir. Tescil edilmiş bir markaya yeni sınıflar eklenmesi mümkün olmadığından, markanın kullanıldığı veya ileride kullanılması ihtimali yüksek olan sektörler belirlenmelidir.
Marka tescil başvurusu yaparken istenildiği kadar sınıf seçilebilir, sınır yoktur. Ancak markanızı kullanmayacağınız bir sınıfta tescil ettirseniz, ileride markanın kullanılmaması sebebi ile iptal edilmesi davası ile karşı karşıya kalabilirsiniz.
Ayrıca seçilecek her sınıf için, başvuru esnasında ekstra ücret ödenmektedir. Bu sebeplerle markanızı kullanacağınız sektörler ışığında doğru sınıfların belirlenmesi çok önemlidir.
Başvurular Kurum tarafından öncelikle şekli incelemeden geçirilir. Bir eksik yok ise sonrasında Kanun’un 5. Maddesindeki mutlak ret sebepleri yönünden inceleme yapılır.
Ayırt edici olması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi gibi her tür işaretten oluşabilir.
-Ürünün veya hizmetin cinsini, kalitesini, değerini vs belirten
-Ticaret alanında herkesin kullandığı
-Belirli bir meslek grubunu ayırt etmeye yarayan
-Malın doğası gereği ortaya çıkan şeklini içeren
-Dini değerleri veya sembolleri içeren
-Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı
-Tescilli coğrafi işaret içeren
-Paris Sözleşmesi kapsamında ülkelerin bayrakları, amblemleri, armaları, resmi kontrol ve ayar damgaları
-Kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş işaretler
-Başvuru tarihinden önce tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış, başvuruya konu marka ile aynı veya aynı türdeki mal ve hizmetlerle ilgili olarak, aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler.
Yukarıda sayılan maddelerdeki işaretler, uzman marka vekili her marka için ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Bazı işaretlerin esas unsur olarak kullanılması yasaklanmışken, bazı işaretler gerekli izinler alınarak kullanılabilir.
Türk Bayrağı’nın Türk Bayrağı Kanunu’nda şekil, ölçü ve oranları belirlenmiş gösterimlerinin aynısı veya benzerinin kullanımı yasaktır.
Ancak ay-yıldız figürleri Türk Bayrağı Kanunu’nda şekil, ölçü ve oranları belirlenmiş gösterimleri dışında kalıyorsa ve kurgusal (sembolik) bir biçimde tasarlanmışsa, markada kullanılması mümkün olabilir. Burada önemli olan markanın tasarımında kullanılan ay-yıldız figürünün, Kanun’da belirlenen ile benzeyip benzemediğidir.
Bu kural yalnızca Türk Bayrağı için değil, Paris Sözleşmesi’ne taraf tüm ülkelerin bayrakları için geçerlidir.
Yetkili mercilerden başvurunun tescili için izin alınabilir. Bu durumda başvuru reddedilmez.
Türkiye’de Com.tr uzantılı alan adı tescil etme yetkisi Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ne aittir. Gerçek kişiler isimlerinin aynısını, tüzel kişiler ise ticari unvanlarının aynısını com.tr uzantılı alan adı olarak alabilir.
İsminizin veya ticari unvanınızın dışında kalan bir alan adına sahip olmak isterseniz marka tesciline sahip olmanız veya marka tescil başvurusu yapmış olmanız gerekmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yerleşim yeri olan veya sınai ya da ticari faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişiler,
Paris Sözleşmesi veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması hükümleri dâhilinde başvuru hakkına sahip kişiler,
Karşılıklılık ilkesi uyarınca, Türkiye Cumhuriyeti uyruğundaki kişilere sınai mülkiyet hakkı koruması sağlayan devletlerin uyruğundaki kişiler Türkiye’de marka tescil hakkına sahiptir.
Rüçhan hakkı, öncelik hakkı anlamına gelmektedir. Paris Sözleşmesi veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasına taraf olan devletlerden birinin vatandaşı olan veya bu devletlerde işler ticari müessesesi veya yerleşim yeri olan kişiler, diğer devletlerde yaptıkları marka tescil başvurularından itibaren 6 aylık süre içinde Türkiye’de marka tescil başvurusu yaparlarsa rüçhan hakkından faydalanır.
Söz konusu 6 aylık süre içinde bir başka kişi tarafından aynı marka, aynı sınıflarda tescil edilmek istenirse, rüçhan hakkı sahibinden önce başvuru yapılsa dahi, reddedilir.
Rüçhan hakkı yalnızca marka başvurusu yaparak kazanılmaz. Türkiye’de ulusal veya uluslararası bir sergide ürünlerini teşhir edenler veya yurtdışında resmi olarak tanınan sergilerde ürünlerini teşhir edenler, teşhir tarihinden itibaren 6 ay geçerli olmak üzere rüçhan hakkı sahibi olurlar.
Marka tescil başvurusu ücreti, markanızı kaç sınıfta tescil ettirmek istediğinize göre değişmektedir. Kurumun 2020 yılı için belirlediği başvuru ücreti 250 TL olup, tescil ettirmek istediğiniz her bir sınıf için ayrıca 250’şer TL ödenmelidir. Söz konusu ücretler Kurum’a ödenecek harçlar olup, hizmet bedeli dahil değildir.
Başvuruya gelebilecek itirazlar, olası Kurum kararlarına yapılacak itirazlar, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Dairesi süreci gibi etkenler başvurunun sonuçlanmasını uzatabilir. Ancak ortalama şartlarda başvurular 8-10 ay gibi bir sürede sonuca bağlanır.
Marka başvurusu yapıldıktan sonra Kurum tarafından öncelikle şekli inceleme yapılır. Sonrasında ise başvurunun Kanun’da sayılan mutlak ret sebepleri bakımından incelemesi yapılır. Söz konusu sebeplerden biri var ise başvuru reddedilir. Bu ret kararına itiraz edilebilir.
Söz konusu sebepler yok ise marka başvurusu, Marka Bülteni’nde yayımlanır. Yayımlanan başvuruya üçüncü kişiler tarafından iki ay içinde itiraz edilebilir. Başvuruya itiraz gelmez ise marka tescil ücreti yatırılır ve süreç son bulur.
Başvuruya itiraz gelir ise Kurum itiraz sebeplerini ve itiraza karşı cevapları inceler. İtiraz yerinde bulunursa başvuru reddedilir. Ret kararına karşı burada da itiraz edilebilir. İtiraz yerinde bulunmaz ise marka tescil ücreti yatırılması aşamasına geçilir.
Marka tescil sürecinde çeşitli Kurum kararlarına itiraz edilebilmektedir. Bunlardan ilki marka başvurusunun mutlak ret nedenleri bakımından incelenmesi sonucunda başvurunun reddi kararına itirazdır.
İkincisi ise markanızın aynısını veya benzerini içeren marka başvurularına itiraz edilebilir. Bunun için marka bülteni takip edilmeli ve düzenli olarak üçüncü kişilerin başvuruları incelenmelidir.
Bir başka itiraz ise üçüncü kişilerin marka başvurunuza yaptığı itirazların kabulü kararlarına itirazlardır.
Unutulmamalıdır ki tüm bu itirazların yapılabilmesi için belirli süreler vardır. Bu sürelerin kaçırılması halinde itiraz hakkı kaybolur.
Marka tescil başvurularına yapılan itirazlara süresinde cevap vermek çok önemlidir. Çünkü Kurum itirazları ve itirazlara cevapları birlikte inceleyerek sonuca varır. İtiraza cevabın niteliği ve gerekçeleri iyi değerlendirilmelidir. İtiraz eden kişinin itirazına dayanak gösterdiği marka incelenmeli ve gerekirse kullanım ispatı talep edilmelidir.
Tüm marka tescil başvuruları Kurum tarafından marka bülteninde yayımlanır. Markanızı taklit eden veya adınızı, telif hakkınızı, ticari unvanınızı içeren başvurulara süresi içinde itiraz edilmelidir. İtiraz edilmezse başvuru kabul edilir ve markanızın aynısı tescil edilmiş olur. Bu durumda markanızı taklit eden markaya karşı dava açılması gerekecektir.
Eğer marka tescil başvurunuza yapılan bir itiraz kabul edilmiş ve başvurunuz reddedilmişse, Kurum’un bu kararına karşı itiraz edilebilir. İtirazlar Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Dairesi’nce incelenir. Yapılan itiraz da reddedilirse bu durumda Kurum kararına karşı süresi içinde dava açılmalıdır.
Tescil edilmiş ancak tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde kullanılmamış veya kullanımına 5 yıl ara verilmiş markalar, dava yoluyla iptal edilebilir.
Marka tescil başvurusuna, tescili istenen markanın başka bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu sebebi ile itiraz edilirse, itiraz sebebi olan markanın kullanılıp kullanılmadığı araştırılmalıdır. Eğer ki markanın kullanılmadığı tespit edilir veya şüphe edilirse, itiraz eden kişiden markasını kullandığını ispat etmesi istenebilir.
İtiraz eden kişi, markasını kullandığını ispat edemezse yaptığı itiraz reddedilir.
Marka başvurusu, kendinden önce tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer ise Kurum tarafından yapılan inceleme sonucunda reddedilir. Ret kararına itiraz edilebilir.
Önceki marka hakkı sahibinin, kendinden sonraki başvurunun tesciline açıkça muvafakat ettiğine dair noter onaylı muvafakatname sunulursa, başvuru reddedilmez. Muvafakatname başvuru esnasında veya ret kararına karşı yapılan itiraz hakkında karar verilene kadar Kurum’a sunulabilir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’nca verilen kararlara karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 ay içinde, Ankara Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde dava açılabilir.
Markanızı taklit eden bir marka başvurusunun yayımını fark etmemiş ve yayıma itiraz süresini kaçırmış olabilirsiniz. Bu durumda yapılması gereken, markanızı taklit eden markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi talebi ile dava açmaktır.
Markanın taklit edilmesi halinde, fiilin ihlal olup olmadığının tespiti, muhtemel ihlalin önlenmesi, ihlal fiillerinin durdurulması, ihlalin kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini, ihlale sebep olan ürünlere veya makinelere el konulması, imha edilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi, mülkiyetinin kendisine devri gibi pek çok dava açılabilir.
Markanın hükümsüzlüğü davası, Kanun’un 5. Ve 6. Maddesinde sayılan sebeplerin varlığı iddiasıyla, markanın hükümsüz kılınmasının talep edildiği dava türüdür.
Markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi hâlinde, bu karar marka başvuru tarihinden itibaren etkili olup, markaya sağlanan koruma hiç doğmamış sayılır.
Tescil tarihinden itibaren 5 yıl boyunca haklı bir neden olmadan kullanılmamış olan veya kullanımına 5 yıl ara verilmiş olan markaların iptali için dava açılabilir.
Marka hakkı ihlal edilen kişiler, ihlal eylemini gerçekleştiren kişilere karşı dava açarak maddi tazminat, manevi tazminat ve itibar tazminatı talep edebilir.
Maddi tazminat taleplerinde hak sahibinin zararı, yoksun kalınan kazanç ve fiili zararı kapsar. Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, hak sahibinin seçeceği yöntem uygulanır.
İhlal edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir, ihlal edenin elde ettiği net kazanç veya ihlal edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli seçilebilir.
İtibar tazminatı, marka hakkının ihlali durumunda, hakka konu ürün ve hizmetlerin, ihlal eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda markanın itibarı zarara uğrarsa bu nedenle talep edilebilecek tazminattır.
Tescilli bir marka, tescil başvurusu tarihinden itibaren 10 yıl süre ile korunur. Eğer yenileme yapılırsa bu sürenin bitiminden itibaren 10 yıl daha korunmaya devam eder. Yenileme sayısı sınırı yoktur.
Tescilli markanızı kullanan kişilere karşı çeşitli hukuki yollara başvurabileceğiniz gibi, markanızın aynısını veya benzerini içeren marka başvurularına da itiraz edebilirsiniz.
Marka izleme, tarafımızca Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından düzenli olarak yayımlanan ve yeni marka başvurularını içeren Marka Bülteni’nin incelenmesi ve tescilli markanızın aynısını veya benzerini içeren başvuruların tespit edilmesidir.
Tarafımızca yapılan tespitler size bildirilir ve onayınız alındıktan sonra, söz konusu başvurulara itiraz edilerek tescil edilmeleri önlenir.
Tescilli markanın aynısını veya benzerini içeren başvurulara yayımlarından itibaren iki aylık süre içinde itiraz edilmesi gerekir. Bu süre kaçırılır ve marka tescili yapılırsa, oldukça uzun bir yol olan dava yoluna gidilmesi gerekecektir.
Kurum tarafından her ay iki defa yayımlanan Marka Bülteni çoğunlukla yüzlerce sayfa içerir. Marka sahibinin her bülteni incelemesi ve markasına benzer başvuruları tespit etmesi oldukça zordur. Marka izleme yöntemi sayesinde, markanızı taklit eden başvuruları kolaylıkla öğrenebilir ve tescil edilmelerini kısa yoldan engelleyebilirsiniz.
Tescilli marka sahibi, markasını taklit eden ürünleri piyasadan toplatabilir, kullanımını engelleyebilir, kullanan veya üreten kişileri Cumhuriyet Savcılıklarına şikayet ederek hapis veya para cezası almalarını isteyebilir, bu kişilere karşı tazminat davası açabilir.
Türkiye’de tescil edilmiş bir marka yalnızca Türkiye’de koruma sağlar. Markanızı yurtdışında korumak isterseniz, ilgili ülkeler için tescillerini sağlamanız gerekir.
Bir markanın Türkiye’de korunması için Türk Patent ve Marka Kurumu’nca tescil edilmesi gerekir. Bu nedenle başka bir ülkede tescil edilmiş marka, Türkiye’de de tescillenmedikçe korunmaz.
Başkasına ait marka hakkını ihlal ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Uluslararası marka tescili, istenen ülkelerin marka tescil ofislerine başvurularak yapılabileceği gibi, Türkiye’nin de taraf olduğu Madrid Protokolü sayesinde, Türk Patent ve Marka Kurumu’na başvurarak da yapılabilir.
Madrid Sistemi, uluslararası marka başvurusu yaparken, protokole taraf ülke vatandaşlarının kolaylıkla başvuru yapmasını sağlamak amacıyla oluşturulmuştur.
Bu sayede kişiler, başvuru yapmak istedikleri ülkelere tek tek başvurmak yerine, kendi ülkelerinin marka tescile yetkili ofisleri aracılığı ile başvuru yapabilmektedir.
Türkiye, 1 Ocak 1999 tarihinde Madrid Protokolü’ne taraf olmuştur. Bu sayede Protokol’e 2020 yılı itibariyle taraf olan 106 ülke ve ofise kolaylıkla başvuru yapılabilmektedir.
Madrid Sistemi sayesinde markaların tek bir başvuru yapılarak, tek bir dil kullanılarak ve tek bir ücretle birden fazla ülkede uluslararası tescili gerçekleştirilir.
Her ülkenin ilgili tescil ofisi ile iletişime geçmek, uzun ve yüksek maliyetli bir yol izlemek yerine, Türk Patent ve Marka Kurumu’na verilecek İngilizce bir form ile kolaylıkla başvuru yapılabilir.
Başvuru yapıldıktan sonra yeni bir ülkede başvuru yapılmak istenirse, süreci baştan başlatmak gerekmez. Sonraki belirleme adı verilen yöntem sayesinde Kurum’a verilecek başka bir form yeterli olur ve yeni başvuru yapılmasına gerek olmaz.
Madrid Sistemi sayesinde markaların tek bir başvuru yapılarak, tek bir dil kullanılarak ve tek bir ücretle birden fazla ülkede uluslararası tescili gerçekleştirilir.
Her ülkenin ilgili tescil ofisi ile iletişime geçmek, uzun ve yüksek maliyetli bir yol izlemek yerine, Türk Patent ve Marka Kurumu’na verilecek İngilizce bir form ile kolaylıkla başvuru yapılabilir.
Başvuru yapıldıktan sonra yeni bir ülkede başvuru yapılmak istenirse, süreci baştan başlatmak gerekmez. Sonraki belirleme adı verilen yöntem sayesinde Kurum’a verilecek başka bir form yeterli olur ve yeni başvuru yapılmasına gerek olmaz.
Uluslararası tescil başvurusu (Madrid Protokolü çerçevesinde) Türk Patent ve Marka Kurumu’na yapılır. Kurum tarafından başvuru WIPO’ya, oradan da ilgili ülkeye iletilir.
Uluslararası tescilde iki ücret vardır. İlki WIPO’ya İsviçre Frangı cinsinden ödenecek ücret, ikincisi ise TPMK’ya ödenecek 390 TL’lik bildirim ücretidir.
WIPO’ya ödenecek ücreti markanın kaç sınıfta tescil edileceği, hangi ülkelerde tescil edileceği, hatta marka örneğinin renkli veya siyah-beyaz olması gibi unsurlar belirler. https://www.wipo.int/madrid/feescalculator/ adresinden ülkeler, sınıflar seçilerek ödenecek ücret hesaplanmalıdır. Başvurulan ülkeye göre ücret oldukça değişkenlik gösterir.
Avrupa Birliği markası, birliğe üye olan tüm ülkelerde koruma sağlayan marka türüdür. Başvurular Madrid Protokolü çerçevesinde TPMK aracılığı ile WIPO’ya yapılabileceği gibi, Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi’ne de yapılabilir. Başvuru kabul edilir ve tescili sağlanırsa, marka tüm AB üyesi ülkelerde korunmuş olur.
OAPI, Afrika Fikri Mülkiyet Örgütü’nün kısaltmasıdır. Tek bir başvuru ile üye olan tüm devletlerde marka tescili ve koruması sağlanır.
Başvurular Madrid Protokolü çerçevesinde TPMK aracılığı ile WIPO’ya yapılabileceği gibi, Afrika Fikri Mülkiyet Örgütü’ne de yapılabilir. Başvuru kabul edilir ve tescili sağlanırsa, marka tüm üye ülkelerde korunmuş olur.
Çin’de marka tescili yapmanın iki yolu vardır. İlki Çin Halk Cumhuriyeti’nin resmi marka tescil ofisine başvuru yapmaktır. İkincisi ise Çin, Madrid Protokolü’ne taraf ülkelerden olduğundan Protokol çerçevesinde başvuru yapmaktır. İkinci yolu izlemek her zaman daha kolay ve düşük maliyetli olacaktır.
Almanya’da marka tescili yapmanın iki yolu vardır. İlki Almanya resmi marka tescil ofisine başvuru yapmaktır. İkincisi ise Almanya, Madrid Protokolü’ne taraf ülkelerden olduğundan Protokol çerçevesinde başvuru yapmaktır. İkinci yolu izlemek her zaman daha kolay ve düşük maliyetli olacaktır.
Tescili gerçekleşmiş bir marka, başvuru tarihinden itibaren 10 yıl süre ile korunur. Bu süre sonunda marka korumasının devam etmesi isteniyorsa yenileme yapılmalıdır. Markanın yenilenmesi işlemi, 10 yıllık sürenin bitiminden önceki 6 ay içinde Kurum’a başvurularak yapılır.
10 yıllık koruma süresi bittikten sonraki 6 ay içinde de gecikmiş yenileme işlemi yapılabilir ancak bu durumda ödenecek yenileme ücreti daha yüksek olacaktır.
Marka tescili, 10 yıllık süre sonunda yenilenmemişse, korunmaya devam etmez. Ancak tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
Marka tescili yenilenirken marka örneğini değiştirmek, kelime eklemek veya çıkarmak, logoda değişiklik yapmak mümkün değildir. Farklı bir logo ile marka koruması sağlanması isteniyorsa yeni bir başvuru yapılmalıdır.
Lisans sözleşmesi ile başka kişilere tescilli markanın kullanım hakkı verilebilir. Yalnızca başvurusu yapılmış, henüz tescil edilmemiş markalar için lisans verilemez.
Lisans sözleşmeleri inhisari ve inhisari olmayan şeklinde iki türlüdür. İnhisari sözleşmelerde, marka sahibi tüm haklarını devreder, başkalarına lisans veremez. Hakkını saklı tutmamışsa kendisi dahi markayı kullanamaz.
İnhisari olmayan sözleşmelerde ise marka hakkı sahibi markasını kullanmaya devam edebileceği gibi üçüncü kişilere de lisans verebilir. Lisans sözleşmelerinin iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi için sicile tescil edilmesi gerekir.
Marka hakkı devredilebilen, haczedilebilen, miras bırakılabilen bir haktır. Markanın tümden devri mümkün olduğu gibi, yalnızca belli sınıflar için kısmen devri de mümkündür. Markanın devri sözleşmelerinin geçerli olmaları için noter tarafından onaylanmaları gerekir. Üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmeleri için ise Kurum tarafından sicile kaydedilmeleri gerekir.
Tescilli bir markanın sahibinin ticaret unvanı, adresi veya şirketin çeşidi değiştiğinde, bu hususların Kurum’a bildirilmesi gerekir. Bildirim yapıldıktan sonra sicilde gerekli değişikler yapılır.
Tanınmış markanın ulusal ve uluslararası düzeyde farklı tanımları olsa da genel olarak “ bir kişiye veya girişime sıkı bir biçimde bağlılık, güvence, kalite, reklam gücü, yaygın bir dağıtım ağına bağlı, müşteri ve diğer sübjektif ilgi ve ilişkiler ayrımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür ve yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredekilerce refleks halinde beliren bir çağrışım ” olarak tanımlanabilir.
Bir markanın tanınmış marka olup olmadığının tespitinde uygulanacak belli başlı esaslar Kurum tarafından belirlenmiştir. Bu esaslara uygun olarak başvuru yapılmalı ve markanın tanınmışlık düzeyini gösterebilecek her türlü bilgi ve belge sunulmalıdır.
Tanınmış marka tescilinin birçok avantajı mevcuttur.
Normalde markalar tescil edilirken kullanılacakları alanlara göre belirli sınıflarda tescillenir ve bu alanlarda yapılacak taklit içeren başvurulara itiraz edilebilir. Ancak tanınmış markalar 99/* sınıfında tescillenir. Yani tanınmış bir markanın benzerini içeren başvurulara karşı, hangi sınıfta olurlarsa olsunlar, itiraz edilebilir.
Ayrıca tanınmış markanın ihlalinde başvurulacak hukuki yollarda sonuç elde etmek, yüksek miktarda tazminatlara hak kazanmak çok daha kolay olacaktır.
Tasarım, ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümüdür.
Kanun hükümleri uyarınca tescil edilmiş olması hâlinde tescilli tasarım, ilk kez Türkiye’de kamuya sunulmuş olması hâlinde ise tescilsiz tasarım olarak korunur.
Bir tasarımın tescil edilebilmesi için yenilik ve ayırt ediliciliğe sahip olması gerekir.
* Bir tasarımın aynısı;
-Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,
-Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce,
dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir.
* Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim;
-Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,
-Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce,
kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir.
Tescilli tasarımlar başvuru tarihinden itibaren 5 yıl süre ile korunur. Bu süre beşer yıllık dönemler hâlinde yenilenmek suretiyle toplam yirmi beş yıla kadar uzatılabilir.
Tescilli coğrafi işaretin ve geleneksel ürün adının, şartları sağlayan herkes tarafından üretimi ve pazarlaması yapılabilse de, tescil için başvuru hakkına herkes sahip değildir. Aşağıda sayılan gerçek veya tüzel kişiler coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı tescil başvurusunda bulunabilirler:
- Üretici grupları.
- Ürün veya ürünün kaynaklandığı coğrafi alanla ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları.
- Ürünle ilgili olarak kamu yararına çalışan veya üyelerinin ekonomik çıkarlarını korumaya yetkili dernekler, vakıflar ve kooperatifler.
- Ürünün tek bir üreticisi varsa, bu durumu ispat etmesi şartıyla ilgili üretici.