Marka Hakkına Tecavüz Suçunun Sınıf Bakımından Kapsamı ve Tanınmış Markalar
1- Marka Hakkına Tecavüz Suçunun Markanın Tescilli Olduğu Sınıflar Karşısındaki Durumu
Marka hakkına tecavüz suçu nedeniyle fail hakkında ceza hükmü verilebilmesi için SMK 30/5 gereğince şikayetçinin markasının Türkiye’de tescilli olması zorunludur. Türkiye’de tescilli olması zorunluluğundan anlaşılması gereken nedir? Markanın tescilli olmadığı mal veya hizmetler üzerinde kullanılması nedeniyle marka hakkına tecavüz suçu oluşmayacak mıdır? İltibas yoluyla marka hakkına tecavüz suçu ile markanın tescilli olması gerektiği kuralı arasındaki ilişki nasıl yorumlanacaktır? Bu yazımızda marka hakkına tecavüz suçunun sadece markanın tescilli olduğu sınıflar kapsamındaki mal veya hizmetler yönünden kullanımı halinde oluşabileceği hakkındaki Yargıtay kararları ve tanınmış markalar ile arasındaki ilişki incelenecektir.
2- Markanın Tescilli Olmadığı Sınıflar Yönünden Marka Suçunun Oluşmayacağı Hakkında
Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 29.04.2021 tarihli, 2019/32316 E. - 2021/5132 K. sayılı kararı[1]
Yerel Mahkeme Kararı: Sanığın www.tr-ecaservisi.com alan adlı internet sitesinde ve web sitesi içeriğinde katılan adına tescilli E.C.A markasını kullanarak katılan şirketin yetkili servisi olduğu izlenimi oluşturacak şekilde açıklamalara yer verdiği ve bu şekilde marka hakkına tecavüz suçunu işlediği iddiası ile açılan kamu davasında;
26/03/2015 tarihli bilirkişi raporunda, sanığın internet sitesinde kullanılan öğelerin, şikayetçi şirkete ait marka tescilinin "ısıtma tesisatlarının bakımı ve servis hizmetlerini" kapsayan 37. emtia sınıfına ait tescili bulunmamasına karşın E.C.A markasının Türk Patent Enstitüsü nezdinde tanınmış marka statüsünde yer alması nedeniyle sanığın ısıtma tesisatlarının bakımı ve tamir hizmeti hususunda şikayetçinin markasını kullanmasının iltibasa neden olacağı ve söz konusu kullanımın orta seviyede tüketiciler üzerinde karışıklığa ve aldatıcılığa yol açacağı” belirtilip Mahkemece bu rapor hükme esas alınmak suretiyle sanığın marka hakkına tecavüz suçundan cezalandırılmasına karar verilmişse de;Yargıtay Kararının Gerekçe Bölümü: Suç ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 556 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin cezai hükümlerini düzenleyen 61/A maddesinin 5. fıkrasında marka hakkına tecavüz suçundan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması şartı düzenlenmiş olup, suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereği marka tanınmış olsa dahi cezai korumasının tescille sınırlı olması gerekmektedir. Başka bir ifade ile, tescilli bir markanın tescilden doğan korumadan yararlanabilmesi, tescil edildiği şekilde ve tescil edildiği mal ve/veya hizmetlerde kullanılması ile mümkündür.
Somut olayda ise katılan firma adına tescilli E.C.A markasının marka tescil korumasının 37. emtia grubunu kapsamadığı ve böylece marka hakkına tecavüz suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı anlaşılmakla, iddianame içeriği ve tüm dosya kapsamına göre, 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 12. maddesi kapsamında dürüstçe kullanımı da bulunmayan sanığa isnat edilen eylemin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda düzenlenen haksız rekabet suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgaya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması…” (BOZULMASINA)
Karara Karşı Kullanılan Karşı Oyun Gerekçesi:"Sanığın iltibasa neden olacak şekilde E.C.A markasını kullandığı gerekçesiyle 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A-1 maddesi gereğince cezalandırılmasına dair yerel Mahkeme hükmü, eylemin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen haksız rekabet suçunu oluşturduğu gerekçesiyle, Dairemizin sayın çoğunluğu tarafından bozulmuştur.
556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 9. maddesinin 1. fıkrasının “a” bendinde, “Markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve/veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması.” “b” bendinde, Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve/veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. “c” bendinde, “Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal ve/veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye'de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması.” şeklindeki düzenlemelere ilaveten, 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61. maddesinin “a” fıkrasında, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 9 uncu maddede belirtilen biçimlerde kullanmanın marka hakkına tecavüz sayılacağı belirtilmiştir.
556 sayılı Kanun hükmünde Kararnamenin ceza hükümleri başlıklı 61/A maddesinin 1. fıkrasında, “Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal veya hizmet üreten, satışa arz eden veya satan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.” denilmekle marka hakkına tecavüzün müeyyidesi gösterilmiştir.
Sanığın tescilli bir marka olan E.C.A markasını kullanarak internetten reklam verdiği, kendisini E.C.A markasının servisi olarak tanıttığı sabittir. Hizmet sektöründe tescil edilmiş olmasa bile, sanığın tescilli bir marka olan E.C.A markasının servisi gibi kendisini tanıtarak E.C.A markasını kullanmasının 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 9. maddesindeki düzenlemeler kapsamında olduğunu, sanığın 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A-1 maddesinden cezalandırılması gerektiğini, yerel Mahkemenin uygulamasının yerinde olduğunu ve yerel Mahkeme kararının onanması gerektiğini düşündüğümüzden, Dairemizin sayın çoğunluğunun eylemin Türk Ticaret Kanunundaki haksız rekabet suçunu oluşturduğu gerekçesiyle, yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına dair görüşlerine katılmıyoruz."
Sonuç Olarak
MarKHK döneminde de olduğu gibi SMK 30/5 hükmünde de marka hakkına tecavüz suçu nedeniyle failin mahkumiyetine karar verilebilmesinin önkoşulu markanın Türkiye’de tescilli olmasıdır. Bu düzenlemeden ne anlaşılması gerektiği ve özellikle tanınmış markalar bakımından bu hükmün nasıl uygulanması gerektiği konusunda Yargıtay’ın güncel ve baskın görüşü uyarınca; failin bir markaya karşı marka hakkına tecavüz suçundan cezalandırılabilmesi ancak o markanın tescilli olduğu sınıflar bakımından mümkündür[2]. Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 25.03.2021 tarihli, 2019/31760 E. - 2021/3679 K. sayılı kararında da aynı husus vurgulanmıştır[3].
Aksi durumda tecavüz suçu oluşmayacak ise de marka hakkı ihlali nedeniyle hukuki (tazminat ve benzeri) sorumluluklar doğabilir. Ayrıca tanınmışlık düzeyi yüksek olsa bile (tip 3 kullanım) marka hakkına tecavüz suçu yine sadece tescilli sınıflar bakımından gündeme gelmektedir. Fakat eylemin haksız rekabet suçu kapsamında değerlendirilmesi ve TTK 62/1-a göndermesi ile iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırma yoluna gidilmesi mümkündür.
Daha fazla bilgi, marka tescili ve marka danışmanlığı için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 11.10.2021
[1] Aynı yönde karar için bkz.; Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 18.03.2021 tarihli, 2019/30265 E. - 2021/3283 K. sayılı kararı: “aynı maddenin 5. fıkrasında ise marka hakkına tecavüz suçundan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması gerektiği hususları düzenlenmiş olup, suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereği marka tanınmış olsa dahi 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca cezai korumasının tescille sınırlı olması gerekir.”
[2] Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 25.03.2021 tarihli, 2019/29744 E. - 2021/3616 K. sayılı kararı: “sanığa ait işyerinde ele geçirilen eşyalar üzerinde kullanılan markaların, katılan firma adına tescilli olan markalarla iktibas veya iltibas oluşturacak şekilde taklit olarak kullanılıp kullanılmadığı, kullanılmış ise katılanın hangi marka veya markalarına tecavüz edildiği, bu markaların suç tarihi itibariyle geçerli olup olmadığı ve marka tescil korumasının emtia gurubunu kapsayıp kapsamadığı belirlenerek”
[3] Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 25.03.2021 tarihli, 2019/31760 E. - 2021/3679 K. sayılı kararı: “Katılan vekili tarafından şikayet dilekçesine ekli olarak dosyaya sunulan ve mahkemece Türk Patent Enstitüsünden onaylı örnekleri getirtilip hükme esas alınan 2005 39630, 2005 39632, 2005 01358 tescil numaralı markalara ait marka tescil belgelerinin incelenmesinde, bu markaların 03, 09, 12, 14, 16, 18, 24, 26, 28, 37 ve 41. emtia sınıflarında tescilli olduklarının ancak sanığa ait işyerinde ele geçirilen suça konu ürünlerin yer aldığı 25. emtia sınıfında (giysiler) tescillerinin bulunmadığının anlaşılması karşısında...”